24 Temmuz 2019 Çarşamba

Öteki Ülkelerde Yaşam (Guy Delisle'nin Anıları)


Guy Delisle

Guy Delisle'nin Eserleri
      Ülkenizdeki doğup büyüdüğünüz şehirden, yine ülkenizdeki başka bir şehre taşınarak orada yaşamaya devam etmek dahi insanı yabancılaştırırken, bambaşka kültürlere sahip başka ülkelerde yaşamak insana neler etmez? Kısa süreli turistik bir geziden bahsetmiyorum. Her şeyinle taşınarak orada "yaşamak"tan bahsediyorum.

    Deneyimli Fransız çizgi roman ve animasyon sanatçısı Guy Delisle, bazen işi bazen de özel hayatının getirisi olarak hayatının bazı dönemlerinde yukarıda bahsettiğim gibi bambaşka kültürlere sahip bambaşka ülkelerde yaşamış biri. Yaşamının her dakikasında, bu ülkelerde "öteki" olduğunu hissetmiş. Bu öteki olmanın olumlu ve olumsuz getirileri ile uğraşmış. Nereden mi biliyorum? Yazıp çizdiği dört şahane çizgi roman eserinde kendisi anlatıyor.

     Kuzey Kore'deki Pyongyang ile Çin'deki Shenzhen şehirlerinde mesleki olarak, ayrıca Kudüs ve Burma'da ise ailevi sebeplerle uzun süre boyunca yaşayan Guy Delisle, bu şehirlerde kaldığı süreler boyunca yaşadıklarını çizgi roman haline getirdiği her bir eseri bir solukta okudum.

      Bu dört eserin isimleri,  Pyongyang - Kuzey Kore'ye Bir Yolculuk, Shenzhen - Çin'den Bir Gezi Hikayesi, Burma Günlükleri ve Kudüs Günlükleri.

     Delisle, rahat çizgileri ve ekonomik anlatımı ile yaşadığı bu ülkeleri harika bir şekilde kadrajlayıp bize sunuyor. Yaşayıştaki detayları da anlatımına çok güzel yediriyor. Biz de onunla birlikte bu ülkelerin dünü ve bugününü öğreniyoruz. Ülkelerdeki yaşamın sıkıntısı ve keyfini hissediyoruz.

      Belki de imkanı olanların dahi seyahat planlamasına eklemeyi hiç düşünmediği şehirleri biraz olsa anlamak için okunmalı bu eserler.

2 Temmuz 2019 Salı

Neşet Baba Cool İdi Babam İse Daha Cool İdi

       Ölüm yıl dönümünde, bir yazı ve bir çizimle rahmetli babamı bir de buradan anmak istedim. Kaldı ki babamı anmadığım bir gün bile yoktur.

                                              *                             *                              *
    "Iyy Türkü mü?" ve "Abi Türkü nedir ya?" diyenlerden misiniz? Ne kaçırdığınızın farkında değilsiniz demektir. Bu husus, bir özümüz, kültürümüz, bilmemnemiz meselesi değil. Sanatsal haz olarak çok büyük bir dünyayı ıska geçmeniz demektir.

    Türkü dünyasına girdiğinizde sevmediğiniz tınılar tabii ki de olacaktır. Lakin bütün Türkü dünyasını toptan reddetmek, kesinlikle büyük kayıptır. Amerika'daki yöresel bir folk şarkıcısını keşfetmek ya da tutkunu olmak "cool" görünebilir. Fakat kendi memleketinin folk sanatçısının tutkunu olmak, gerçekte çok daha "cool"dur. Çünkü o, seni anlatır. Kendinin farkında olmadığın bir "seni" anlatır sana.
    Neşet Ertaş, yaşamıyla da duruşuyla da müziğiyle de memleketimizin "cool" Türkücülerdendi. Sahne almadan viskisini, rakısını içerdi, ama bunaldığı için ceketini çıkarmadan evvel seyirciden izin de isterdi. Sahnesi inanılmazdı. Konser verdiği yer açık ya da kapalı da olsa sesi orayı sarar ve titretirdi. Onun asıl zenginliği çaldığı, söylediği ve yazdığı idi.
    Rahmetli babam da büyük bir Neşet Ertaş hayranıydı. Trabzonlu biri olarak kendi memleketinin sanatçıları kadar ve belki de onlardan daha çok hayrandı Neşet Ertaş'a.

    Ortaokul ve lise zamanlarında, Iron Maiden'dan Pentagram'a, Metallica'dan Apocalyptica'ya kadar klasik metal ile odamda bangır bangır yardırırken, bir gün olsun bu tarz müzik dinlediğim için kınamadı ya da dinlememe engel olmadı babam. En fazla "oğlum kıs biraz", demiştir haklı olarak. Bu yüzden babam da, arkadaşının doğum gününde hediye ettiği iki kasetlik Neşet Ertaş Türküleri Albümü'nü heyecanla bana getirip "hadi dinleyelim" dediğinde ben, biraz istemeden de olsa "tabi baba" dedim. Evet kaset. Bedava müziğe, ancak radyo ve televizyondan, o sırada çalan denk gelirse dinleyerek ulaşılabildiği zamanlar.
    Neyse, başladık dinlemeye. Neşet Ertaş, "cahildim dünyanın rengine kandım" dediği andan itibaren, artık Neşet Ertaş benim için de Neşet Baba'ydı. Ergenliğimin gönül sancılarını Metallica'dan çok Neşet Baba anlatmıştı bana.
    O gün şunu da anladım ki, asıl "cool" olan, metal müzikle bangırdayan cahil bir ergene, tek bir telkinde dahi bulunmadan Neşet Baba'yı sevdiren babamdır.
   Siz de babanıza bir kulak verin bakalım. Belki de yanı başınızdaki "cool" bir adamın farkında değilsinizdir.