22 Mart 2018 Perşembe

KEDO (Masal Masal İçinde)

    Yerli çizgi romanlarımızda "bizden" süper kahramanlarımızı pek göremezsiniz. Nadiren de olsa bir kaç girişim var. Fakat ABD çizgi roman alemindeki gibi süper hahramanlar, Türkiye'de bırakın baskın olmayı, yaygın dahi değil. Bunun ekonomik ve sosyolojik sebeplerinin tespiti ve açıklaması işin uzmanlarına düşer. Tabi herkes gibi benim de kendimce fikirlerim olsa da, bu fikirler bu yazının konusu değil.

    Bizim kahramanlarımız genellikle mizah dergilerinin uzun soluklu maceralarında yaşar. Bizdendir. Bu kahramanların maceraları, ışın saçan, binaları deviren, görünmez olan, zihin okuyan vs süper kahramanlardan daha çok ilgi çeker. Amerika'da tayt ya da pelerin giymiş bir süper kahraman, gayet varolabilir gözükürken, bizim memlekette, böyle bir kahraman en hafif tabiriyle saçmalık olarak algılanır. 


    Netice itibarıyla, bu ülkedeki yerli çizgi roman anlayışı, daha çok "alternatif çizgi roman" anlayışına yakın bir tonda kendini gösterdi. Son yıllarda süper kahramanların yanı sıra seri şekilde yerli ve yabancı alternatif çizgi romanlar yayınlandı. Devamı da olduğuna göre okuyucunun ilgisini çekmiş görünüyor. Üstelik bu alternatif çizgi romanlar, tahmin edersiniz ki daha çok yetişkin içerikli çizgi romanlar. Bahsedeceğim çizgi roman her ne kadar masalları konu etse de tam manasıyla bir yetişkin çizgi romanı. Yine Karakarga yayınlarının bir lütfu ile karşı karşıyayız. 1991 yılında Şekip Davaz'ın tamamladığı ve arşivine kaldırdığı bu çalışmanın 2017 yılında neden ve nasıl basıldığını merak ettim doğrusu. Her ne sebeple olursa olsun Kedo'yu okuyabildiğim için çok şanslı hissediyoum kendimi. Film noir havasını kendine has taramalarla okuyucunun iliğine işleten çizgilerden çok etilendim. Ardından  çizgi romanı elime aldığım an, eserin kapağını görüp tanıtım yazısını okuduğum an hayal ettiğim yoğunlukta bir metinle de karşılaşınca çok mutlu oldum.    

        Şekip Davaz
     Bir çok alt metin okuması yapılabilir bu çizgi roman için. Kader diye, hayatı olduğu gibi kabullenip değiştirmek için hiçbir çaba göstermeyenlerin hüsranı ya da tam tersi. Kendi öykünü yazabilme ve bunu yaparken statükoya karşı durabilme cesareti. Kedo'yu okurken, siz de Kedo'nun mesaisinde içtiği sabah kahvesinin keyfini hissedecek, akşam mesai çıkışı uğradığı mekanlardaki içkiyi ve mezeyi tadacak, karanlık sokaklarda yağmurun ve karın altında dolandığı caddelerdeki gerilim ve heyecanını hissedecek, günün sonunda ise evinde kendiği attığı o emektar koltuğun verdiği eşşiz rahatlama ile yaşamanızı sorgularken bulacaksınız kendinizi.  Sanırım eseri kısa süre içerisinde bir kaç kere daha okuyacağım. O güzel metnin ve şahane çizgilerin tadına varacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder