Türk edebiyatının tür bakımından çeşitlilik gösteremediği aşikardır. Çabalar vardır. Bunlar çok güzel çabalardır. Kimisi sadece çaba olarak kalırken bazıları üst düzey işler olarak ortaya çıkar. İhsan Oktay Anar'ın ilk romanı Puslu Kıtalar Atlası, bu üst düzey işlerden biridir. Bir felsefeci olarak, tarih merakıyla fantastik bakış açısını mükemmel bir şekilde harmanlayarak, Puslu Kıtalar Atlası'nı Türk edebiyatına armağan etmiştir. İlk okuduğumda resmen kendimden geçmiştim. Aynı hafta ikinci kere okumuştum. Üniversite'de, arkadaşlarımla, kitabın inceleme ve tanıtımını yapmıştık bir derste. Tıpkı Dune:Çöl Gezegeni gibi Puslu Kıtalar Atlası da zaman zaman tekrar dönüp okuduğum bir kaç romandan biridir. Yakın zamanda tekrar okuyacağım. Burada da bahsederim. Fakat bu sefer konumuz, romanın kendisinden ziyade çizgi roman uyarlaması.

![]() |
En solda eşimleyim. |
2015 yılında Ankara Cer Modern'deki bir etkinlikte kendisiyle tanışma ve kısa da olsa sohbet etme imkanı bulmuştum. Genç ve orta yaşlı çizerlerin Puslu Kıtalar Atlası çizgi romanından sahneler seçerek yorumlamasını izlemiştik. Soru cevap şeklinde bir sohbet olmuştu. Levent Cantek'in sunumuyla gerçekleşen etkinlik yaşamımdaki en güzel izlerden biri oldu. Her ne kadar Memo Tembelçizer ve Kenan Yarar'la olan tanışma ve kısa diyaloğum büyük hayal kırıklığı yaratmış olsa da. Neyse.
![]() |
Çizgi roman uyarlaması kapağı. |
![]() |
Roman kapağı |
Puslu Kıtalar Atlası, Osmanlı döneminde geçiyor. Binbir çeşit karakterin, hikaye boyunca okuyucuyu hayretler içerisinde bırakarak maceranın içine sürüklediği ve baş karakterin roman boyunca geçirdiği fiziksel ve ruhsal değişiklikle bizim de zihnimizi değiştirdiği, roman boyu yer yer yoğunlaşan felsefi anlatımın, finalde tavan yaptığı, fantastik unsurların mükemmel bir şekilde anlatıma tad kattığı bu çalışmayı okumak (seyre dalmak), edebiyat uğraşında olan herkes için hayat boyu iz bırakacak bir deneyim bence.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder